TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI İnsan Hakları Derneği
Suçla orantısız, aşırı boyutta bir ceza gayriinsani muamele sayılabilir[527]. Onur kırıcı muamelelerin mağdur üzerindeki etkisi; mağdurda korku, anksiyete ve aşağılık duygusu yaratması ve onları kendisi veya başkaları karşısında alçaltıcı niteliktedir. Mağdurun fiziksel veya moral direncini kırmaya yönelik uygulamalar yahut mağduru iradesine veya vicdanının aksine hareket etmeye yönelten uygulamalar bu kapsamdadır. Kişiyi kamu önünde teşhir etme, kamu gücünün veya görevlilerinin oyuncağı haline getirme, fiziki ceza verme gibi muameleler onur kırıcı muamele kavramı içerisine girmektedir. Onur kırıcı davranışlar sadece moral değerleri üzerinde etkili değildir. Mağdurun manevi bakımdan olduğu kadar maddi bakımdan da zarar görmesi mümkündür[523]\. Heyecan dolu Mostbet casino oyunlarında dönüş yap, gerçek ödüller kazan. resmi web pinup\. AİHS bakımından insanlık dışı muamele doktrinde, Sözleşmenin amacına göre, “uygulandığı insanın bedensel dokunulmazlığına önemli müdahaleler oluşturan bütün hareketler” olarak değerlendirilmektedir.[520] Mahkeme, insanlık dışı muamele bakımından da asgari ağırlık düzeyine ulaşma ölçütünü kullanmaktadır. Bu görüşün temsilcilerinden olan Gözler’e göre; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi normlarına aykırı anayasal düzenlemeler olursa bu düzenlemeler iç hukuk bakımından geçerli olurlar.
- Dolayısıyla basın yayın organları yöneticileri ve gazeteciler; medya ve dijital ortamda meslek ilkelerine uymalı, uyulmasını gözetmelidir.
- Bir ay içinde emekliliğini istemediği veya istifa etmediği takdirde görevinden çekilmiş sayılarak hakkında T.C.
- (3) Ürün yerleştirmenin, medya hizmet sağlayıcının editoryal bağımsızlığını ve sorumluluğunu etkilemesine izin verilmez.
Eğer son gün resmi tatile rastlarsa süre tatili takip eden ilk günün mesai saati sonunda biter. Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı teşkilatında kurulan disiplin mahkemelerinin verdiği kararlara karşı itiraz yine aynı yer mahkemelerince fakat daha yüksek rütbedeki heyetçe incelenecektir. Madde, Sözleşme’ye aykırılığı iddia edilen bir tasarruftan kendisinin zarar gördüğünü düşünen bir kişinin, hem iddiaları hakkında karar verilmesini ve hem de mümkünse bir karşılık ödenmesini sağlamak için ulusal bir makam önünde hukuki bir yola başvurma hakkını gerektirmektedir. Madde, Sözleşme’deki hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini iddia eden herkesin, “ulusal bir makam önünde etkili bir hukuki yola başvurma hakkı”nı güvence altına alacak biçimde yorumlanmalıdır. AİHM, Glassenapp ve Kossiek davaları gibi birçok uyuşmazlıkta, ilgililerin siyasi görüşleri nedeniyle devlet memurluğuna alınmamalarının veya çıkarılmalarının maddeyi ihlal etmediğine karar vermiştir. Buna karşılık Vogt kararında, Alman Komünist Partisinin aktif üyesi olan İngilizce öğretmeni memurun, fikri faaliyet nedeniyle memuriyetten ihracını 10. 211 sayılı İçHK’nun 43/I.maddesine göre, TSK mensuplarının siyasî mahiyette nutuk ve demeç vermeleri ve yazı yazmaları yasaktır. AİHM’nin askeri disiplin gerekçesiyle din ve vicdan özgürlüğünün kısıtlanabileceğine ilişkin kararları, özellikle YAŞ kararı ile TSK’dan çıkarılan kişilerin başvurularında yoğunlaşmaktadır.
Başkan ve üyeler ile yedekleri, teşkilatında disiplin mahkemesi kurulan komutan tarafından her yılın Aralık ayında bu mahkemenin yetkisine giren birliklerdeki subay ve astsubaylar arasından kıtaya veya askeri kuruma katılış sırasına göre ve değiştirilmemek üzere bir yıl için seçilirler. Başkan ve üyeleri ile yedeklerin görevlerini yapmalarına sürekli engeller çıktığında yerlerine başkaları seçilebilir (477 SK m.3). Disiplin subaylığı 1964 yılında 477 SK’nun yürürlüğe girmesiyle oluşturulmuş bir görevdir. Disiplin subayı disiplin soruşturmasının önemli bir unsurudur[290]. Zira teşkilatında disiplin mahkemesi kurulan komutanın bir disiplin suçu işleyen asker kişi hakkında vereceği disiplin hazırlık soruşturması açılması emri üzerine fail hakkındaki disiplin soruşturması disiplin subayı tarafından yapılır (477 SK m.14/4). 1964 tarihli 477 SK’nun yürürlüğe girmesine kadar tüm disiplin suçlarına AsCK’nın hükümleri uygulanmış, disiplin cezaları konusunda AsCK’da 2000 yılına kadar önemli bir değişiklik yapılmamıştır. 4551 SK’la yapılan değişiklik[236] öncesi AsCK’da yer alan disiplin cezaları; “tevbih”, “şiddetli tevbih”, “maaş katı”, “göz hapsi”, “oda hapsi”, “sıra harici hizmet”, “izinsizlik”, “katıksız hapis”[237] olarak belirlenmişti. 4551 SK’la yapılan değişiklik sonrası disiplin cezaları; “uyarı”, “aylık kesilmesi”, “izinsizlik”, “sıra harici hizmet”, “göz hapsi”, “oda hapsi” ve “rütbenin geri alınması” olarak yeniden düzenlenmiştir[238].
Hatta ilk karara katılan bir mahkeme üyesi, kanun yoluna başvurulma tarihinden önce üst yargı yerine atanmışsa, kanun yolu başvurusuna bakamaz[424]. Bütün bunlar, kişinin hak ve özgürlüğünü korumaya yönelik usul önlemleridir. Disiplin cezalarına karşı da, kanun yoluna benzer idari başvuru yolları öngörülmüştür. Eğer disiplin cezası veren idari makamın kararına karşı bir idari başvuru yapılacaksa, başvurulan makam, mutlaka işlemi yapan makamın dışında olmalıdır. Maddesindeki “üst makam yoksa işlemi yapan makama başvurulabilir” hükmü, disiplin cezalarına karşı idari başvuruda geçerli değildir. Örneğin 657 SK’da düzenlenen disiplin cezalarına karşı idari başvuru, disiplin cezası veren amirin üstünde başka bir üst makam yoksa disiplin cezası veren makama değil, disiplin kuruluna yapılabilmektedir. Siz Bölük ve yoklama ile ilgilenmediğiz için yapıyorum. Yine Anayasanın 129 ncu maddesinde yer alan; “….uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz. Silahlı Kuvvetler mensupları ile hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır…” düzenlemesi de, yasama organına Silahlı Kuvvetler mensupları hakkında verilen disiplin kararlarını yargı denetimi dışında bırakabilme yetkisi tanıyan bir hükümdür[744]. Yasama organı bu hükme dayanarak bir kısıntı getirmediği takdirde sırf bu Anayasa hükmüne dayanılarak Silahlı Kuvvetler mensupları hakkında disiplin ceza kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olduğu sonucuna varılamaz.
Maddesi de, amirin, maiyetinin şeref ve haysiyetini, sağlığını, özlük haklarını gözetmeye mecbur olduğunu belirtmiştir. Bu yüzden, örneğin, hasta olan astını muayeneye sevk etmeyen, astlarının yiyecek ve giyeceklerini zamanında tedarik ettirip dağıtmayan, astlarının izin ve istirahatlarını zamanında kullandırmayan amirler, astlarını gözetim görevinde ihmal etmek suçunu işlemiş olurlar[143]. Dolayısıyla suç tedbirli bir amirden beklenen özen ve ihtimamın gösterilmemesi hallerinde taksirli olarak işlenebilir[144]. Maddesine göre, amir maiyetine hizmetle ilgili olmayan emir veremez. Astından hususi bir menfaat temin edecek bir talepte bulunamaz. Maddesi, amirlik veya üstlük durumunu kötüye kullanmanın üç ayrı çeşidini disiplin suçu olarak düzenlemiştir. Acaba, hizmetle ilgili emirler, kanunlara ve diğer hukuk kurallarına aykırı biçimde verilirse, ast yine bu emri yerine getirme mecburiyetinden kurtulur mu? Maddesine göre, “Emirlerin hizmete müteallik olması ve kanun ve nizamları ihlal etmemesi şarttır. Maddesinin (b) fıkrası kapsamına giren haller haricinde ast aldığı emri kanun ve nizama uygun bulmasa bile emri yapar ve ondan sonra şikâyet eder”[105]. Üste veya amire karşı söylenen sözler saygısızlık sınırını aşıyorsa, fiil AsCK’nun 85. Maddesinde düzenlenen üste veya amire hakaret suçunu oluşturacaktır[100].
Fıkrasının (a) bendinde genel kural olarak kişi özgürlüğünün mahkeme kararıyla sınırlanabileceği düzenlenmiş diğer bendlerinde ise bazı özel durumlarda kişilerin mahkeme kararı olmadan da yakalanıp tutulabilecekleri belirtilmiştir. Oda hapsi disiplin cezası “yasanın koyduğu bir yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak” için tutulma olarak kabul edilemez. (b) bendi bakımından özgürlüğün sınırlandırılmasının haklı gösterilebilmesi için tutulmanın cezalandırma amacı gütmemesi gerekir. Bu benddeki özgürlükten yoksun bırakılma hali, hukukun bir kimseyi o güne kadar yerine getirmediği belirli ve somut bir yükümlülüğü yerine getirmeye zorlamak için tutulmasına izin verildiği durumla ilgilidir. Halbuki oda hapsi cezası, kişinin askeri disipline riayet etmemesi nedeniyle ve geçmiş durumuyla ilgili bir cezadır. (c), (d), (e) ve (f) bendlerinde sayılan haller ile oda hapsi cezası bakımından bir ilgi kurmak mümkün gözükmemektedir. Fıkrasının (a) bendine göre kişi özgürlüğü ancak mahkeme kararıyla sınırlanabilecekken, iç hukukumuzda 1632 sayılı AsCK’nun ilgili hükümleri ile bu yetki disiplin amirlerine verilmiştir. Ortada Sözleşme-Kanun çatışması bulunduğundan çözümü Anayasanın 90. Maddesinde aranacak ve ulusal kanun hükümleri ihmal edilerek doğrundan sözleşme hükümleri uygulanacaktır.